Erken çocukluk döneminde sayı ve sayma becerilerinin gelişimi, bir çocuğun bilişsel ve akademik yolculuğunun en hassas ve belirleyici evrelerinden biridir. Bu araştırma, matematiksel düşüncenin en kritik ve şekillendirilebilir döneminde aile dinamiklerinin rolünü bilimsel verilerle derinlemesine incelemiştir.
Çalışmamızın en temel ve çarpıcı bulgusu, aile katılımının çocukların sayı ve sayma becerilerindeki doğrudan ve güçlü etkisidir. Sayıları salt öğrenilen semboller olmaktan çıkarıp, çocuğun bilişsel gelişiminin dinamik ve canlı bir bileşeni olarak konumlandırdık. 60-72 aylık çocuklar üzerinde gerçekleştirilen bu araştırma, matematiğin erken yaşlarda salt akademik bir beceriden öte, dokunsal, sosyal ve duygusal bir öğrenme deneyimi olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Elde ettiğimiz sonuçlar, eğitim yaklaşımlarına ve aile farkındalığına yönelik kritik içgörüler sunmaktadır. Aileler, gündelik yaşamın sıradan anlarında sayıları doğal bir öğrenme aracı olarak kullandıklarında, çocukların matematiksel düşünme potansiyellerini organik ve sürdürülebilir bir biçimde geliştirebilmektedirler.
Araştırmamız, bundan sonraki bilimsel çalışmalar için zengin bir kaynak ve ilham kaynağı niteliği taşımaktadır. Erken çocukluk matematiği alanında, aile katılımının çocukların bilişsel gelişimine etkisini inceleyen sonraki çalışmalara teorik ve metodolojik bir zemin hazırlamayı hedefliyoruz. Disiplinler arası bir yaklaşımla, psikoloji, eğitim bilimleri ve gelişim psikolojisi arasındaki karmaşık etkileşimleri daha derinlemesine anlama potansiyeli taşımaktayız.
Unutulmamalıdır ki, her sayı bir hikâyedir ve her hesaplama bir öğrenme yolculuğudur. Bu kitap, çocukların matematiksel becerilerinin anlaşılmasına ve toplumsal farkındalığın artırılmasına mütevazı bir katkı sunmayı amaçlamaktadır. Umuyor ve inanıyoruz ki, bu çalışma, erken çocukluk döneminde matematiksel düşüncenin zenginleştirilmesine ve bilimsel anlayışın genişlemesine küçük ama anlamlı bir katkı sağlayacaktır.