Bu kitapta, öğrencilerin verdikleri yanıtların, aldıkları sınav puanlarının, çevrim içi ortamlardaki etkileşimlerinin ve geride bıraktıkları öğrenme izlerinin sistemli biçimde kullanıldığı geleceğin matematik sınıfı için bir hedef çerçevesi ortaya konulmaktadır. Bu sınıfta, hangi sorularda hata yapıldığının, bu hataların hangi düşünme süreçleriyle ilişkili olduğunun, doğru yanıtlara hangi çözüm yolları izlenerek ulaşıldığının; öğrencilerin hangi aşamalarda zorlandıklarının ve öğrenme akışından ne zaman koptuklarının veriler aracılığıyla ayrıntılı biçimde izlenebilmesi amaçlanmaktadır. Bugünün okullarında bütünüyle gerçekleşmemiş olsa da, Matematik Eğitiminde Yapay Zekâ’da, bu hedefe yaklaşmak için atılabilecek somut adımlar yapay zekâ, makine öğrenmesi, eğitsel veri madenciliği ve öğrenme analitikleri temelinde sistemli biçimde sunulmaktadır. Kitapta, yapay zekânın temel kavramlarından başlanarak veri hazırlama, sınıflandırma, regresyonla matematik başarısının tahmin edilmesi, karar ağaçları, kümeleme, birliktelik analizi, yapay sinir ağları ve derin öğrenme (CNN–RNN) gibi yöntemler adım adım ele alınmakta; bu yöntemlerden elde edilen çıktıların nasıl yorumlanabileceği ve görselleştirilebileceği açıklanmaktadır. Bu süreçte, soyut teknik ayrıntılardan çok, matematik dersine özgü örnekler ve senaryolar üzerinden, sınıf içi uygulamaların, ölçme-değerlendirme etkinliklerinin ve öğrencilerin öğrenme süreçlerine ilişkin kararların veriye dayalı biçimde nasıl desteklenebileceği gösterilmektedir. Böylece, parçalar halinde var olan veri kaynaklarının ve analitik araçların, bir araya getirildiğinde daha etkili öğrenme ortamlarına dönüşebileceği ortaya konulmaktadır. Çalışma, ilköğretimden üniversiteye kadar matematik dersi veren öğretmenler, mesleğe hazırlanan öğretmen adayları ve alanda araştırma yürüten akademisyenler için bir kılavuz olarak tasarlanmıştır. Yapay zekânın eğitimden kopuk, soyut ve “ulaşılması güç” bir teknoloji olmadığı; etik, gizlilik, yeniden üretilebilirlik ve yorumlanabilirlik ilkeleri gözetilerek kullanıldığında, matematik öğretiminin planlama, uygulama ve değerlendirme boyutlarına adım adım entegre edilebileceği gösterilmektedir. Böylece kitap, bugünün koşullarını göz ardı etmeden, ama olanaklarını da eksiltmeden, geleceğin daha etkili matematik sınıflarına giden yolu uygulamaya dönük somut adımlarla çizmektedir.